Kafka'nın en önemli eserlerinden biri olan Dava, kahramanı Josef K'ya açılan bir davayı anlatıyor. 
Josef K,  bir bankada şef olarak çalışıyor. Kültürlü itibarlı parlak bir genç. Ancak bir sabah evi basılıyor  ve ilginç bir dava süreci başlıyor.
Dava'yı ve ona konu olan davayı tek kelime ile ifade etmek gerekirse “absürt” diyebilirim. Kitabın adının çağrıştırdığı çetin bir suçlama, kıran kırana bir mahkeme süreci ve pek tabii ki cezaevi günleri falan sanabilirsiniz ama hiçbiri yok kitapta! Böyle bir dava da değil zaten davamız. Hadiseler, hadiseler, okumayana tam olarak tarif edilemeyecek bir yığın garip hadiseler...
Günümüzün çağdaş hukuk sisteminde böyle bir anlayış var mı? Hele ülkemiz gibi ileri hukukun tüm argümanlarının tam bir adalet anlayışıyla kılı kırk yararcasına  işlendiği bir adalet ülkesinde böyle şeyler olabilir mi diyecek olursanız bence demeyin!
Kitaptaki absürt dava ile ülkemizdeki adalet süreçleri arasında ilginç benzerlikler var: Suça değil suçluya odaklanılması. Suçluyu bulalım nasılsa bir suç buluruz anlayışı. Kitapta hakimlerin dağıttığı adalet değil de etkili tanıdıkları olmak, hakimlere yakınlığı olan avukat tutmak  sonuç almak açısından oldukça etkili. Bizde de “Dayın varsa sırtın yere gelmez.” anlayışı maalesef hiçbir zaman geçerliliğini yitirmemiş.
Uzayıp giden davalar, davalının toplumda cüzzamlı muamelesi görmesi, sabaha karşı evlerin basılması yine uzayıp giden benzerliklerimiz arasında sayılabilir. 
Aslına bakarsanız ortada bir suç da yok. Josef K. da davasının işlediği herhangi bir suçla ilgisi olmadığını anlayınca kendini savunmayı bırakıyor.
Kitapla ilgili zannımca spoiler sayılamayacak bazı yorumlardan sonra biraz da kitapla ilgili bazı bilgiler vereyim:
Dava, Kafka'nın sağlığında yayınlanmamış. Ölümünden önce yakılması şartıyla arkadaşı Max Brod'a verdiği eserlerden biri Dava. Kendisi de bir yazar ve yayıncı olan Brod, Dava'yı düzenlemiş ve 1925'te yayımlamış. Kitabın tamamlanmadığını da okudum bazı kaynaklarda ki kitabı okuyunca bu ifadenin doğru olabileceğini düşünüyorsunuz. Kitap 1962 yılında sinemaya da uyarlanmış. 
Kafka'nın romanda yaklaşmakta olan Nazi iktidarını ve bu iktidarla gerçekleşecek olan hukuk facialarını anlattığı şeklinde yorumlar da edebiyat çevrelerinde dile getiriliyor. Hitler'in 1921'de Nazi Partisi'nin başına geçtiğini düşünürsek bu yabana atılmayacak bir iddia bence. 
Yaşadığımız dünyanın somut gerçekliklerinden uzak bir dünyası var Kafka'nın. Fazlasıyla yoruma açık. Ne yorum yaparsanız yapın kaldırıyor Dava. Yani Kafka mezarından kalkıp gelse ve bu yorumları dinlese "Hadi be! Bütün bunları ben mi yazmışım?" diyecek gibime geliyor. Ama ben de kendi Dava'mı anlattım işte! Sonuçta herkesin Kafka'sı kendine...
Başta dediğim gibi absürt bir kitap.
Absürt sevenlere duyurulur.
Heyecan macera peşindekilere de pek tavsiye etmem.

Dava
Franz Kafka
224 Sayfa